27 Şubat 2018 Salı

Bilgi adanız ne kadar büyük?

"Bilgi adası ne kadar büyük olursa, hayretin kıyıları o denli uzun olur" diyor Amerikalı yazar Ralph Sockman. Teknoloji çağında adeta bilgi bombardımanı arasında yaşarken halen yanlış bildiğimiz o kadar çok bilgi var ki.

İşte bunlardan biridir zavallı ağustos böceğinin tembel diye üzerin yüklediğimiz kaderi. Hatırladınız değil mi hani çocukken bize anlatılan ve hatta kıssadan hisse almamız söylenen La Fontaine’in karınca ile ağustos böceğinin hikayesini. Yaz kış demeden çalışan karıncanın karşısında bütün yazı saz çalarak, şarkı söyleyerek tembel tembel geçiren ve kışın aç kalınca karıncanın kapısına dayanan zavallı ağustos böceğinin hikayesi. Hepimiz bu hikaye sayesinde ağustos böceğini tembelliğin ve hiç susmadan konuşmanın simgesi olarak tanıdık ve öyle ifade ettik. Ama gelin görün ki işin aslı çok hem de çok farklı! Biz tembel diye düşünürken sabrı ile, kısacık hayatı ve sürekli söylediği şarkısı ile aslında örnek alınası bir durumu var ağustos böceğinin...

“Ağustos böceği doğmadan önce lavra olarak toprak altında uzun yıllar bekler ve sonra yeryüzüne çıkar. “Eh, o kadar uzun bekleme süresi sonrası herhalde yeryüzünde çooook uzun bir yaşamı vardır” diye düşünüyorsanız, maalesef yanılıyorsunuz. Yeryüzüne çıktıktan sonra ağustos böceğinin ömrü sadece 1 aydır ve o bu bir ayı en güzel şarkısını söyleyerek geçirir. “Bunu biliyoruz zaten, tembel tembel şarkı söyler” diyorsanız, evet ama bu şarkı onun neslinin devamı ya da yalnız ölümü için bir mücadele olacaktır.

Şarkı söyleyen yalnızca erkek ağustos böceğidir. Dişi ağustos böceği ise, en güzel şarkıyı söyleyen erkek ağustos böceğini bulacak ve kendine eş seçip, çiftleşecektir. Ve çiftleştikten sonra önce erkek ardından dişi yumurtalarını bırakıp, uzun başlayan ama kısacık süren hayatlarına veda edecektir. Şarkısı beğenilmeyen erkek ağustos böcekleri ise tek başlarına 1 ay süren resitallerini yine tek başlarına tamamlayıp, hayata gözlerini yumacaktır...

Yani; Ağustos ayı gelip de hani şu kulaklarımızdan gece gündüz eksik olmayan ağustos böceklerinin sesi var ya, işte o La Fontaine’nin hikayelerindeki gibi tembellik etmek için değil, hayatlarının tek amacı için, eşlerine kavuşabilmek, nesillerini devam ettirebilmek için sabırla söyledikleri aşk şarkısıdır. Kısacası aslında hayat mücadelesidir ağustos böceğinin o kısacık 1 aylık yaşam süresi.

Acaba yeryüzünde başka kaç tane canlı vardır ki, sabırla geçen uzun yıllar sonunda kısacık yaşamlarının amacı, aldıkları her bir nefes böylesi Sevgi için olsun ve Sevgi ile dolsun? Keşke insanoğluda her bir nefesinde AŞK’ı konuşup, AŞK’ı yaşasa o zaman dünya bambaşka bir yer olurdu herhalde değil mi?

Önerilen Popüler Yazılar