25 Ocak 2020 Cumartesi

Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü

Yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde profesyonellerin aklında işlerinin, kariyerlerinin ve yeteneklerinin gelecek teknolojilerine ve dijital çağa nasıl uyum sağlayabileceği ve bu uyum sağlama sırasında kendi işlerini nasıl kaybetmeyecekleri sorusu yatıyor. Otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler dünyayı değiştirirken, iş yaşamının dinamiklerini de önemli ölçüde etkiliyor. Çalışma modellerinin daha esnek hale geldiği, işgücünden yeni yetkinlikler beklendiği bir çağa doğru ilerliyoruz.

McKinsey’nin yayınladığı “McKinsey İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” raporu; otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin Türkiye’deki iş yaşamı ve işgücü üzerindeki etkilerini sayısal olarak belirlemek ve potansiyel yetenek dönüşümü inisiyatiflerini değerlendiriyor.

Teknolojilerin, sadece insanların yapabileceğini düşündüğümüz işleri yapmakla kalmadığı, aynı zamanda bu işleri her geçen gün insanlardan daha iyi yapabildiği yeni bir dijital çağın eşiğindeyiz. Fiziksel robotlar senelerdir kullanılıyor olsa da çeşitli sektörlerde hizmet faaliyetlerinde kullanılan, ekonomik büyümeyi artıran, yeni meslekler yaratan ve yaşam standartlarını geliştiren daha esnek, daha güvenli ve daha az maliyetli robotları artık görüyoruz. Araştırmalarımız, küresel ölçekte mevcut otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin benimsenmesinin dünya ekonomisinin yüzde 50’sini etkileyebileceğini gösteriyor. Bu oran 1,2 milyar çalışana ve 14,6 trilyon ABD Doları maaş ödemesine denk.

2030 Türkiye İş Gücü Tahmini
Türkiye’de şu anda kullanılan teknolojiler, her 10 mesleğin 6’sını %30 düzeyinde ikame edebilir durumda. Globalde ise araştırmalar, tüm işlerin %50’sinin otomasyonla yapılmasına el verdiğini gösterecek şekilde.

Raporda, Türkiye’de 2030 yılına gelindiğinde mevcut 800 mesleğin yalnızca %2’sinin ortadan kalkacağı, geriye kalan tüm mesleklerin ise %30’unun otomasyon ile dönüşecekleri ifade ediliyor. Bu oranlar gösteriyor ki, en azından yakın gelecekte, meslekler dijital çağ etkileriyle birlikte ortadan kalkmak yerine otomasyona uyum sağlayarak değişecek ve gelişecekler.

Dijital Çağ Yeni Mesleklere Gebe
Otomasyon ve dijitalleşme, beklentilere göre ülke genelinde 7.6 milyon iş gücünün ortadan kalmasına neden olurken kaybolan işler yeni işlere dönüşerek 2030 yılına kadar 8.9 milyon yeni iş gücü artışı yaratacak. Ortaya çıkan yeni işlerin başını teknoloji sektörü çekerken farklı sektörlerde farklı rollerin ortaya çıkması bekleniyor.
Önümüzdeki 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğunu öngörüyoruz. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş yaratılabilecek.  
Bu değişimi gerçekleştirebilmek için Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğine devam ederken teknolojiden yararlanarak yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Bu kişilere ek olarak, yeni yetkinlikler kazanma ve meslek değişimi nedeniyle 7,6 milyon çalışan üzerinde otomasyon ve dijitalleşmenin etkisinin daha fazla olması bekleniyor. Ayrıca işgücüne katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli güncel yetkinliklerle donanımlı olması gerekiyor.
Akıllardaki en önemli konu, çalışanların yeni teknolojilere kendilerini adapte etmeleri gerektiği. McKinsey raporuna göre 21,1 milyon kişinin, hali hazırdaki mesleklerindeki teknolojik yeniliklerden yararlanabilmek için teknolojik yetkinliklerini geliştirmeleri gerekecek. Gerek yeni yetenekler kazanma, gerekse de meslek değişimi yapma gibi otomasyon ve dijitalleşmenin getirdiği yeni etkiler kendini 7,6 milyon çalışan üzerinde hissettirecek.

Yetenek Dönüşümünün Gerekli Olacağı Alanlar
Rapor, 2030 yılına kadar tahmin edilen yetenek dönüşümünün gerçekleşmesi halinde en büyük dönüşümün %63’lük bir oran ile teknolojik yetkinliklerde gerçekleşeceğini söylüyor. Teknoloji yetkinliklerini %22 ile sosyal yetkinlikler, sosyal yetkinlikleri ise %7 artışla ileri seviye bilişsel yetenekler takip edecek. Temel yetenekler ve fiziksel yetkinliklerin ise 2030 yılına gelindiğinde bugünden daha az kullanılacağı tahmin ediliyor.

Sektörlerin İş Gücü Değişimi
McKinsey raporuna göre sektörler bazında iş gücü sayısında köklü değişiklikler olacağı öngörülüyor. 2030’da Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Avcılık sektörlerinin iş gücünde %11 küçülme beklenirken; Perakende, Satış ve Hizmet sektörlerinin iş gücünde %31 oranında artış beklenmekte. İdari işler ve destek hizmetlerinin ise %45 düşüş yaşaması bekleniyor.

Yeme-içme ve konaklama, sağlık bakım ve sosyal yardım sektörleri sırasıyla %19 ve %39 artış gösterecek. İş gücü artışı ile göze çarpan diğer bir sektör ise Sanat ve Eğlence sektörü. Rapora göre sanat ve eğlence sektörü, iş gücü açısından %30 artış gösterecek. Ayrıca işlerin %30 oranında otomatize edilmesi sonucu insanların daha fazla zamana sahip olacağı ve bu sayede Turizm, Sanat ve Eğlence sektörlerinin büyüme yaşacağı ortadadır.
Teknolojilerin, sadece insanların yapabileceğini düşündüğümüz işleri yapmakla kalmadığı, aynı zamanda bu işleri her geçen gün insanlardan daha iyi yapabildiği yeni bir dijital çağın eşiğindeyiz. Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin gelişme hızları farklı ülkelerde değişiklik göstersede, araştırmalarımız bu teknolojilerin benimsenmesinin dünya ekonomisinin yüzde 50’sini etkileyebileceğini gösteriyor.
Gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yaşanan sosyal değişimler tüketim artışını beraberinde getiriyor. Belirtilen değişimler, Türkiye’nin bugünkünden daha yüksek seviyede hizmet odaklı bir ekonomiye sahip olmasına neden olacak. İnsanlar daha fazla tüketim, yeme-içme ile sanat/spor aktivitelerine ve seyahat etmeye yöneliyor. Yaşlanan nüfusla birlikte sağlık ve bakım hizmetlerine olan talep artıyor. Birçok kişi uzmanlık gerektiren alanlarda uzmanlık desteği almak istiyor. Aynı zamanda, dijitalleşme ve elektronik ticaret ile birlikte ürün ve hizmetlere ulaşım kolaylaşıyor. Bunun yanında, daha küçük işletmeler ve küçük girişimciler ürünlerini daha geniş müşteri tabanına ulaştırarak hızla büyüyor. Bütün bu değişimler, verimliliğin artması ve yeni hizmetlere olan talebin tetiklenmesi ile ekonominin güçlenmesini destekliyor.

Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler Türkiye’de bazı işlerin kaybolmasına yol açsa da verimlilik kazanımları, yatırım artışı ve hizmet ekonomisinin büyümesi ile birlikte yeni işlerin oluşması ve 2030 yılına kadar 3,1 milyon iş artışı potansiyeli bulunuyor.
Türkiye’de mesleklerin sadece yüzde 2’sinin tamamen otomasyonu mümkün ancak her 10 meslekten 6’sının yüzde 30 oranında otomatize edilebilir aktiviteleri bulunuyor. Otomasyona karşı direnci daha düşük olan meslek aktiviteleri öngörülebilir fiziksel aktiviteler ile veri toplama veya işleme aktiviteleri. İnsanlarla iletişimin, insan yönetiminin ve uzmanlığın gerekli olduğu aktiviteler ise otomasyona karşı daha dirençli. Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin birçok sektörde işleri dönüştürerek daha çok sayıda yeni iş yaratması bekleniyor. Türkiye’de 2030 yılında yaklaşık 33,3 milyonluk bir işgücü ihtiyacı olması öngörülüyor. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 2030 yılına kadar 7,6 milyon işin kaybolması potansiyeli bulunuyor. Dijitalleşmenin yaratacağı verimlilik ve ekonomik büyüme üzerindeki etkiler ile sosyal değişimler ile birlikte 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabileceğini öngörüyoruz.

Robotların, yapay zekanın ve otomasyonun, iş gücüyle entegre olmaya başladığı bu yıllarda, McKinsey'nin çalışması bana kalırsa oldukça değerli ön görüler bulunduruyor. Toplantıyla tanıtılan bu özel rapor, Türkiye'nin sürece uyum sağlaması için şirketler, birlikler, devlet ve kamu kurumları, eğitim kurumları, bireyler ve liderler için bir yol haritası da sunuldu.

Önerilen Popüler Yazılar