30 Mayıs 2020 Cumartesi

Endüstri 4.0'dan, Toplum 5.0'a

1700’lü yılların sonunda su buharı ile makineler çağı başlamıştı. Sonradan biz buna 1. Endüstri Devrimi dedik. Aslında endüstri çağı başlamıştı. Daha önce kırsalda, tarımda çalışan insanoğlu şehirlere, yani sanayiye göç etmeye koyuldu.

Eğitim ve sağlık hizmetleri, sanatsal üretimler, yani insanoğluna bire bir dokunan alanlardaki gelişmeler de bu sayede şehirlerde hız kazandı. İnsanlık tarihinde ilk kez bu kadar kısa zamanda böylesine büyük bir refah artışı yaşanıyordu. Bir su buharı makineler çağını başlatmıştı. Makineler toplumları sanayi toplumuna dönüştürüyordu. Yani teknoloji insanoğlunu daha önce bilmediği, görmediği, yaşamadığı bir değişime uğratıyordu.

1800’lü yılların sonunda ise elektrik sanayi ile tanışınca, elektrik motoru, motor hattı döndürmeye başlayınca, seri üretim çağı da başlamış oldu. Seri üretim sayesinde sanayi mallarının fiyatı düşünce, talep arttı; binlerce yeni fabrika ve milyonlarca insan için istihdam doğdu. Refah, teknoloji sayesinde, kocaman bir sıçrama daha yapmıştı.

1900’ün ortasında ise bu sefer elektronik sanayi ile buluşmuş ve otomasyon çağı başlamıştı. Otomasyon sayesinde fiyatlar tekrar düşünce, talep tekrar arttı ve yine yeni fabrikalar açıldığı için istihdam olanakları her zamankinden de genişledi. Teknoloji toplum refahını yine birkaç basamak yukarı taşımıştı.

DEVİR DİJİTALİN ARTIK
Bilgi çağını artık geçiyoruz zira bilgi neredeyse herkes tarafından çok kolay ulaşılabilir, paylaşılabilir ve uygulanabilir hale geldi. 2000’li yıllardan beri artık dijitalleşme çağının başlarındayız. Bunu Endüstri 4.0, Tarım 4.0, Sağlık 4.0, Lojistik 4.0 veya Antalya 4.0 şeklinde adlandırıyoruz. Yani artık ve nihayet insan kas gücünü sistemden tamamen çekip, insanın en kıymetli varlığı olan beynine müracaat ediyoruz. Başka bir deyişle, vahşi kapitalizme veda ediyoruz. Kapitalizmin bu kadar uzun süre hayatta kalmasının sebebi, kendi hatalarını düzeltme kabiliyetiydi. İşte şimdi yine vahşileşen kapitalizm dijitalleşme sayesinde, kendi hatasını düzeltiyor.

Tehlikeli ve rutin işleri artık ve hızla makinelere, co-bot’lara ve yazılımlara bırakıyoruz. Kas gücü gerektiren tüm işlerden kurtulacağız. Bir anlamda, insanoğlu ilk çağlara geri dönüyor. Yani kendisine, çocuklarına, sevdiklerine, sevdiği konulara, bugün zaman ayıramadığı her şeye zaman ayırabilecek, daha insanca yaşayabilecek… İlk çağlardan farklı olarak bütün bunları geçmişte olmadığı kadar konforlu ve güvenli bir ortamda gerçekleştirecek.

ENDÜSTRİDE YENİ BİR DÖNEM
Sanayi üretiminde önde olan Almanya 2013 yılında yeni dijital sanayi dönemine Endüstri 4.0 adını vermişti. Japonlar, biraz daha ileri gidip Toplum 5.0’ı tartışmaya başladı. Nüfusları artmıyor, hızla yaşlanıyorlar, doğal kaynakları yoktu şimdi bitiyor ve yıllardır ekonomik olarak büyüyemiyorlar. Karanlık görünen geleceklerini dijitalleşme ile nasıl aşarız çalışmaları içindeler.
Toplum 5.0 kavramı ilk olarak robotları ile ünlü Japonya’da kullanılmıştır. Endüstri 4.0’ın teknolojiyi merkezine alarak ekonomiyi kalkındırma ve ekonomik gelişim vizyonunun aksine insanı merkeze alarak süper akıllı toplum olarak tanımlanmaktadır. Endüstri 4.0 verimlilik ve kâr üzerine odaklanıyorken, Toplum 5.0 insan ve insan yaşam kalitesine odaklanmaktadır. Ortaya çıkışı ise Japonya’nın sosyal sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla teknolojiyi devreye sokmak istemeleri üzerine olmuştur. Yani bu toplum tipi; doğumun artması, yaşlı nüfusun artması ve genç nüfusun sürekli gerilemesiyle birlikte gelen hasta bakıcılık masrafları gibi sebeplerden dolayı insanların teknolojiden faydalanmak istemeleri üzerine şekillenmiştir.
Ürettiği üstün teknolojilere rağmen ismi şaşırtıcı biçimde Endüstri 4.0 devrimiyle pek yan yana anılmayan Japonya, 2017'de Almanya’nın Hanover şehrinde gerçekleşen dünyanın en kapsamlı teknoloji fuarlarından CeBIT'in partner ülkesiydi. Fuarda Society 5.0 (Toplum 5.0) felsefesini tanıtan Japonya başbakanı Shinzo Abe, bu felsefeyi “Teknoloji toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı.” inancıyla temellendirdiklerini söyledi. Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in hazırladığı 26 sayfalık çalışma da Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor.
Söz konusu çalışma ilk insanın doğuşundan bugüne kadar olan süreci bölümlere ayırıyor ve günümüze kadar olan süreçte toplumları Avcı Toplum, Tarım Toplumu, Endüstriyel Toplum, Bilgi Toplumu ve Akıllı Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayırıyor.

SONUÇ
Teknoloji konusunda çalışanlar, yani biz, sadece yazılım veya donanım yaptığımızı düşünmemeliyiz. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, biz insanoğlunun medeni gelişmişliğine, belki de diğer hiçbir disiplinin yapmadığı kadar katkı sağlıyoruz. Entelektüel gelişim, sağlık, güvenlik, konfor ve eğitim gibi insanı daha da insan yapan her şey, biz teknoloji üretenlerin çalışmalarına bağlı. Biz tuşlara değil insanoğluna dokunuyoruz ve onun geleceğini şekillendiriyoruz. Ne kadar şanslı olduğumuzu bir kere daha düşün

ENDÜSTRİ 4.0 HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE NELERİ DEĞİŞTİRECEK?
Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz. Neleri değiştirmeyecekleri saysak işimiz daha kolay olurdu. Dünyada ve ülkemizde Endüstri 4.0 devrimine en hızlı uyum sağlayan sektörlerin başında otomotiv, pharma ve elektronik geliyor. Hazır giyim sektörü, emek yoğun olduğu için, nispeten daha yavaş uyum sağlayabiliyor. Ama tabii ki bu aradaki fark hızla kapatılamaz değil. Siber-fiziksel sistemler, nesnelerin interneti, otonom robotlar, büyük veri ve analizi, artırılmış gerçeklik ve sibergüvenlik gibi Endüstri 4.0’ı tarifleyen yeni ve yıkıcı teknolojik gelişmeler hayata geçirilirken üç ana başlık öne çıkacak:

1. “TİME TO MARKET”
Global rekabet her prosesimizde daha da hızlı olmamızı emredecek. Dizayn, üretim ve lojistik proseslerinin çok daha hızlı olması gerecek.

2. ESNEKLİK
Artık müşteriler, daha kararlı bir şekilde, başkasının giydiğini giymek istemiyorlar ve bunun için daha fazla para harcamaya hazırlar. Gelecekte sadece kişiselleştirilmiş üretimden bahsediyor olacağız.

3. VERİMLİLİK
Daha az ile nasıl daha fazla üretebiliriz? Geleceğin dijital fabrikalarında vasıfsız iş gücü yerine vasıflı iş gücü ön plana çıkacak. Kararlar insanlardan daha çok, makineler, cobotlar (kolaboaratif robotlar) ve algoritmalar tarafından alınacağı için “hatasız” üretim, maliyetleri tahmin edemeyeceğimiz kadar aşağıya çekecek.

Önerilen Popüler Yazılar