26 Ekim 2020 Pazartesi

Ben Robot ya da şu anı ve geleceği anlamak

Her şeyden önce şunu söyleyeyim, benim için Isaac Asimov’un yeri çok özeldir. Nasıl ilkokulda Shakespeare ile tanışmam edebiyata bakışımda bir sıçrama yarattıysa, Asimov’la tanışmam da bilim ve teknolojiye olan bakışımda büyük bir dönüşüme neden oldu.

İşte bu yüzden bana bir kitap söyle dendiğinde aklıma ilk gelen kitap Ben Robot’tur. Yaşı ne olursa olsun herkesin bu kitabı okumasını çok isterim. Özellikle içinde bulunduğumuz şu günler tam olarak kitapta anlatılan dönem olduğu için. Robotların, algoritmaların gündelik hayata sızmaya başladığı, yapay zekanın süper zekaya doğru evrildiği günlerde neler yaşanacağını anlamak isteyorsanız ideal kitap. Ve elbette, büyük deha Asimov’un 8 ve 9. bölümde uzak geleceğe dair öngörüsü hiç olmadığı kadar yakın.

Bilimkurgu yazınının büyük ustası Asimov’un 1940-1950 arasında yazdığı ve birbirini takip eden ama bağımsız okunabilen 9 öyküden oluşan kitabı Ben Robot aynı zamanda en büyük eserlerinden biridir. (ki Asimov’un bilimkurgu eserlerinin neredeyse tamamı tek başına okunabilse de, birbirinin içine giren bir örgü oluşturur)

1950 yılında ilk kez tek bir kitapta “Ben Robot” başlığıyla toplanan öyküler, o gün bugündür değerini koruyor. Üç Robot Yasası ve Robot Psikoloğu kavramlarını daha o günlerden hayatımıza sokan Ben Robot’u bugün daha iyi anlıyoruz.

Gelişmiş ülkeler savaşlarda insan kayıplarını azaltmak, uzun vadede sıfırlamak için robot askerler, savaş algoritmaları, savaşçı yapay zekalar geliştiriyor. Yazılımların, robotların süper zeka seviyesine ne zaman geleceği konusunda değişik tahminler var, ama hiç kimse bir gün o seviyeye geleceklerinden şüphe etmiyor. Peki o zaman ne olacak? Bill Gates, Elon Musk, Stephen Hawking gibi ünlü isimler o günlerden korkuyor. Gates, “Bir kaç on yıl sonra makineler bize kaygı verecek kadar zeki olacak. İnsanların bundan neden kaygı duymadığını anlamıyorum” diyor. Bu arada yaklaşık altı yıldır bir grup etkili isim, “katil robotları durdurun” başlıklı bir kampanya yürütüyor. Başını hepimizin hayran olduğu Elon Musk, Skype kurucularından Jaan Tallinn, yapay zekâ araştırmacısı Stuart Russell, Deepmind kurucuları Demis Hassabis, Shane Legg ve Mustafa Süleyman gibi isimlerin çektiği bu hareket, 90 ülkeden 195 kuruluş, 2 bin 636 bilimci ve teknoloji geliştiricisine ulaştı. Otonom (yani insanlar tarafından yönetilmeyen ya da yönlendirilmeyen) silahların tıpkı nükleer silahlar gibi uluslararası kontrol altına alınması isteniyor. ABD, Çin, Rusya, İngiltere, İsrail ve Güney Kore bu konuda başı çeken ülkeler. 2012 yılında kampanya başladığında, kimse otonom silahların bu kadar hızlı geliştirileceğini düşünmüyordu. Ama Rusya’dan yapılan son açıklama, olayın “kendi hedefini kendi seçen” füzelere kadar geldiğini gösteriyor. (Ateşlenen birden fazla füzenin, yok edilme önceliği farklı hedefleri insan talimatı olmadan aralarında paylaşmaları, içlerinden biri savunma sistemleri tarafından yok edilirse, daha düşük öncelikli hedeflere yönelen füzelerin, insan müdahalesi olmadan hedef değiştirerek hangisinin düşen füzenin vurması gereken daha yüksek öncelikli/vurulması daha önemli hedefe yöneleceğine kendi kendilerine karar vermesi.)

Dronlar, insansız hava araçları hızla tüm orduların askeri envanterine giriyor. Elbette teröristler de bunlardan yararlanmanın yollarını arıyor. Ama olayın nereye geldiğini anlamak istiyorsanız Boston Dynamics’in sitesine gidip bakın. Amerikan ordusuna askeri robotlar üretmek üzere çalışan BD’nin son robotu şahsen benim ödümü patlatıyor.

İşte bu çağı anlamak istiyorsanız, Ben Robot mutlak giriş kitabınız. Asimov, çözüm olarak bütün robotlara “3 Robot Yasası”nın yerleştirilmesini öneriyor. 3 Robot Yasası sadece Asimov severler ya da bilimkurgu hayranları için değil, robotlarla ve yapay zekayla ilgilenen herkes için bir efsanedir.

Her biri bir açmazı ele alan ve sizi Robot Psikoloğu Susan Calvin, Çocuk Bakıcısı Robot Robbie, Robot Peygamber Cutie ve diğerleriyle tanıştıran bu 9 öykü aynı zamanda Asimov bilimkurgu evrenine giriş kapınız olacak. Kitabın 8 ve 9. bölümleri ise yukarıda yazdığım “korkutan yapay zeka” meselesini neden ciddiye almamız gerektiğini gösteriyor.

Defalarca okunmaktan parça parça olmuş benim Ben Robot’um 1983’te Deniz’den çıkmıştı. Ancak İthaki Yayınları kitabın yeni baskısını yaptı. Hem de önümüzdeki dönemde diğer bilimkurgu klasiklerini de yayınlayacaklar. Böylece Vakıf ve Çelik Mağaralar serilerinin de yeni baskılarına kavuşacağız. 

Yazıyı Susan Calvin’in kitaptaki son sözleri olan şu alıntıyla bitireyim; “Şimdilik robotlar, insanlıkla uçurum arasında nöbet bekliyorlar”.

Önerilen Popüler Yazılar