22 Mart 2022 Salı

IEA'dan Enerji Sektörü İçin 400 Maddelik Yol Haritası

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) küresel enerji sektörü için nasıl bir yol haritası belirledi? 2050 yılında sıfır emisyon hedefine ulaşmak için neler yapılmalı? 2050 yılında Net Sıfır Emisyon (NSE) hedefine ulaşılması için küresel enerji sektöründe yapılması gerekenleri inceleyen “2050’de Sıfır Emisyon: Küresel Enerji Sektörü için Yol Haritası” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda kullanılan modelde, ortalama küresel sıcaklık artışının 1,5 °C ile sınırlı kalmasının %50 olasılık ile gerçekleşebileceği belirtiliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan ‘2050’de Sıfır Emisyon: Küresel Enerji Sektörü İçin Yol Haritası’ raporu küresel ölçekte 2050 yılında sıfır emisyon hedefine ulaşılabilmesi için fosil yakıt yatırımlarının bir an önce durdurulması çağrısında bulundu. Rapora göre söz konusu hedeflere ulaşabilmek için 2030’a kadar güneş ve rüzgârda devreye alınacak kapasitenin 2020’nin dört katı seviyesinde olması gerekiyor.

IEA’nın küresel enerji sektörüne sunduğu 400 maddelik yol haritasına göre, 2030’a kadar güneş enerjisinde yıllık 630 GW, rüzgârda ise 390 GW kapasitenin devreye alınmasına ihtiyaç var. Buna göre elektriğin yüzde 90’ının yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, güneş enerjisinin toplam enerji tedarikinde en büyük kaynak haline gelmesi öngörülüyor. Küresel enerji sektöründe halihazırda yıllık 2,3 trilyon dolar seviyesinde bulunan toplam yatırımların ise 2030’a kadar yaklaşık 5 trilyon dolara çıkması gerekiyor. Bu yatırımın küresel ekonomik büyümeye katkısının yıllık yüzde 0,4 olacağı hesaplanıyor. Diğer yandan 2050’de kömür talebinin bugünkü seviyesine göre yüzde 90 azalması, petrol talebinde yüzde 75 ve gaz talebinde yüzde 55 düşüş yaşanması bekleniyor.

Enerji Dönüşümünün Sosyo-Ekonomik Ayak İzi, Politika Çerçevesi Tarafından Önemli Yollarla Şekillendiriliyor

Enerji dönüşüm özelliklerinin yanı sıra (enerji dengeleri ve yatırımları), diğer birçok politika girdisi sosyoekonomik ayak izi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Karbon vergileri ve fosil yakıt sübvansiyonları bu politika girdileri arasındadır. 2 °C’lik bir küresel ısınma iklim hedefi için gerekli olan seviyedeki karbon vergileri önemli bir sosyoekonomik etkiye sahip olabilir. Karbon vergilerinin ülkeler içinde ve arasında dağılımındaki etkilerine, eşitsizliklerin azaltılmasını amaçlayan politika çerçeveleriyle özel dikkat gösterilmesi gerekmektedir.

Büyük ekonomiler, tarım, sanayi, atık, enerji ve ulaştırma gibi karbonla ilgili sektörlere ekonomik teşvik paketlerini açıkladı ve yaklaşık 4,6 trilyon doların sadece 1,8 trilyon dolardan az bir bölümü yeşil olacak. Buna karşılık, enerji geçiş yatırımlarının planlanan yatırıma göre yüzde 30 artarak bugün ile 2050 arasında her yıl ortalama 4.4 trilyon Dolar ve toplam 131 trilyon Dolar’a yükselmesi hedefleniyor.

IEA Net Sıfır Emisyon Senaryosu

NSE (Net Sıfır Emisyon) Senaryosu, mevcut ve gelecekteki teknolojiler ve potansiyel davranış değişiklikleri hakkındaki en iyi bilginin yanı sıra her ülkenin kendi koşullarına karşı adil ve dengeli bir yaklaşıma dayanmaktadır. Senaryoda; farklı yakıt türleri, enerji üretimi, enerjinin sanayi, ulaştırma ve binalar gibi son kullanımları dâhil olmak üzere bugün mevcut olan fiziksel enerji altyapısı ayrıntılı olarak dikkate alınmıştır. 2050 yılında NSE’ye ulaştırabilecek bir dizi yol vardır. Bu yollar; yeni ve gelişmekte olan teknolojilerdeki inovasyon hızına, vatandaşların davranışlarını ne ölçüde değiştirebildiklerine veya değiştirmeye istekli olduklarına, sürdürülebilir biyoenerjinin mevcudiyetine, uluslararası işbirliğinin kapsamına ve etkinliğine ve diğer kayda değer faktörlerin gerçekleşmesine bağlıdır.  IEA Yol Haritası, bu gibi yollardan birini ayrıntılı olarak açıklamakla birlikte, temel belirsizlikleri ele alıp diğer uygulanabilir yöntemleri de tartışmaktadır.

Ekonominin diğer sektörlerindeki işler azalırken, enerji sektörü işlerinin coğrafi ve zamansal dağılımının iyi uyum sağlaması muhtemel değildir. Dönüşüm sonuçlarının hem enerji sektöründe hem de ötesinde olması sağlanarak bu uyumsuzlukları ele almak için özel politikalara ihtiyaç duyulacaktır. 

İklim Hasarlarının Sosyoekonomik Ayak İzi Üzerinde Önemli Bir Etkisi Olacak
Sunulan temel sosyo-ekonomik sonuçların (GSYİH ve istihdam), iklim değişikliğinin etkilerini yansıtmadığı belirtilmelidir. İklim sistemi kümülatif sera gazı emisyonlarına karşılık verdiğinden dolayı, iklim hasarlarının etkileri zamanla artar. Hem Referans hem de REmap vakalarındaki makroekonomik performans, iklim zararlarından önemli ölçüde etkileniyor. 2050 yılına kadar küresel GSYİH’nın sırasıyla %15,5 ve %13,2 oranında azalmasına yol açıyor.

Dönüşümün Sosyo-Ekonomik Ayak İzini Geliştirmek
- Adil dönüşüm unsurlarını içeren sosyo-ekonomik yapıyı değiştirmek, sosyo-ekonomik ayak izini iyileştirir ve sonunda dönüşümü durdurabilecek engelleri önler.

- Sosyo-ekonomik ayak izi, tüm ülke ve bölgelerde büyük ölçüde iyileştirilebilir. İlgili yatırım teşviki önemli sosyo-ekonomik faydalar sağlayabilirken, bu, iklim zararlarını minimize etmenin faydasını görecekti.

- Dönüşümün başarılı olması için düşük gelirli ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerin ele alınması gerekmektedir.

Sanayide enerji tüketiminden kaynaklı emisyonların kısa vadede diğer sektörlerin hızında azalması mümkün, uzun vadede ise bu hızın düşmesi bekleniyor. Net Sıfır Senaryosu’nda, üretici sektörlerin enerji tüketiminden kaynaklanan emisyonlar, 2018 seviyesine göre 2030’da yüzde 26, 2050’de yüzde 67 azalıyor. 2050’de kalan 30 milyon ton CO2 emisyonun yüzde 57’si yüksek, yüzde 23,5’u ise düşük enerji yoğunluklu sanayi sektörlerinden kaynaklanacak, dolayısıyla sanayiden kaynaklanan enerji emisyonlarının payı tüm üretici sektörleri içinde yüzde 80’i geçiyor.

Üretim süreçlerinden kaynaklanan emisyonların azaltım potansiyelinin artırılması için ise enerji verimliliği, elektrifikasyon, yeni teknolojiler, yeşil hidrojen ve CCSU konusunda araştırma ve geliştirme çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Ayrıca uluslararası dinamiklere paralel olarak uygulanabilecek bir karbon fiyatlama stratejisiyle ekonomide emisyon yoğunluğu azaltılarak, üretim yapısının yüksek katma değerli ve düşük emisyon yoğunluklu bir yönde dönüşmesinin sağlanması gerekiyor.

Rapora göre, sıfır emisyon hedefine ulaşmada kilit role sahip alanlardan biri olan enerji verimliliğinde 2030’a kadar yıllık yüzde 4 iyileşme sağlanması önem arz ediyor. Bu oran, son 20 yılda enerji verimliliğinde yaşanan yıllık ortalama iyileşme rakamlarının yaklaşık üç katına karşılık geliyor. 

Net Sıfır Emisyon Senaryosunun Gerçekleşmesi
IEA, NSE Senaryosunu, 2050 yılında net sıfır hedefine ulaşmanın pratikte ne anlama gelebileceğini açıklamaya çalışan bir yol olarak tanımlıyor. Hangi senaryo kullanılırsa kullanılsın, net sıfır hedefine ulaşılması, enerji sektöründe hızlı bir küresel bir dönüşümün gerçekleştirilmesine bağlı. İklim değişikliğinin hızı ve yıkıcı sonuçların büyüklüğü, her düzeyde yapılacak seçimlerin ne kadar hayati olduğuna işaret ediyor.

‘2050’de Sıfır Emisyon: Küresel Enerji Sektörü İçin Yol Haritası’ raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Önerilen Popüler Yazılar