5 Mayıs 2022 Perşembe

Türkiye’de Yazılım Ekosisteminin Geleceği

Dijital Dönüşüm ve 4. Sanayi Devrimi, her geçen gün artan hızı ile tüketici alışkanlıkları, ürün ve hizmetler başta olmak üzere tüm değer zincirlerini değiştirmenin yanı sıra rekabetin kurallarını yeniden yazarken; eğitimden, istihdama sosyoekonomik anlamda birçok stratejik fırsat ve tehdidi beraberinde getiriyor.

COVID-19 salgınının bu değişime katalizör etkisi yapması dijital dönüşümü her anlamda ana akım ve stratejik bir konu haline getirmiş durumda. Yaşanan bu büyük dönüşümün özünde inovasyon, yeni iş modelleri ve teknoloji olmakla birlikte, tüm bu etkileşimin merkezinde yazılım tabanlı rekabetçi üstünlük yatıyor. Bugün dünyanın en büyük on şirketinin yedisi teknoloji firmalarından oluşuyor. Bu devler incelendiğinde beşi neredeyse tamamen yazılım odaklı iken, üç firmanın ise yakaladığı rekabetçi üstünlükte yazılımın kritik öneme sahip olduğu görülüyor.

Hem büyüklüğü, hem de tüm sektörlere sağladığı yüksek katma değer, ihracat potansiyeli ve istihdam olanakları düşünüldüğünde yazılım sektörünün stratejik önemi ortaya çıkıyor. Dijital dönüşümün lokomotifi konumundaki yazılım ekosisteminin şekillendirdiği dijital ürün ve hizmetler pazarı, küresel düzeyde yaklaşık 2 trilyon dolar büyüklüğe yaklaştı. Yaratılan piyasa değerinin ise bu rakamın 8-10 katı büyüklükte olduğu tahmin ediliyor.

ABD’de borsaya kote şirketlerin ortalaması 3,16 iken, yazılım 8,77 ile en yüksek ortalamalardan bir tanesine sahiptir. Bu da sektörün, ölçeğinin çok ötesinde katma değer yarattığını ve büyüme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.3 Yine basit bir örnekle, 2013 yılında kurulan ve salgın döneminde gündeme oturan Zoom adlı video konferans yazılım firmasının cirosu 1 milyar doların altında olup, piyasa değeri 126 milyar dolar seviyesindedir. Borsa İstanbul’un yaklaşık 186 milyar dolarlık değeri ile karşılaştırıldığında 2.500 kişilik bir firmanın yarattığı katma değer ve büyüme potansiyeline çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır. Mevcut verilere bakıldığında, 2019 yılı itibarıyla salt-yazılım şirketlerinin oluşturduğu küresel sektör büyüklüğünün 565 milyar dolara ulaştığı görülmektedir. Önümüzdeki 5 sene içerisinde yıllık ortalama %5’lik büyüme ile 2024 senesinde 730 milyar dolar seviyesine yükseleceği öngörülmektedir

Ülke olarak uzun yıllardır artarak devam eden teknokent yatırımları, Ar-Ge, inovasyon teşvikleri ve özel sektör startup iş birlikleri ile büyüyen bir girişimcilik ekosistemine sahibiz. Ancak global yazılım ekosisteminde hak ettiğimiz payı henüz alabilmiş durumda değiliz. Son verilere göre ihracatımızın sadece %0.5’i bilişim sektörünün alt kümesi olarak raporlanan yazılım sektöründen gelmekte. Benzer ülkeleri incelediğimizde %2-3 seviyelerinde bir potansiyel olduğunu gözlemliyoruz. Yazılım ekosisteminin güçlendirmek için eğitim ve istihdam açısından somut adımlar atıldığını görmek cesaret verici.
Yazılım sektörü, oluşturduğu ihracat hacminin yanı sıra tüm sektörlerde ve kamuda kaldıraç etkisi yaratmaktadır. Güçlü yazılım firmaları hem ürünleri ile firmaların dönüşümüne katkı sağlamakta hem de yetişmiş yazılımcı kaynağı ile ekosistemi beslemektedir. Bunun yanında sağlık, savunma, eğitim gibi kamu kuruluşlarının dönüşümleri de yazılım çözümleri sayesinde hayata geçmektedir.
Yakın coğrafyadaki rakip ülkeleri de düşündüğümüzde bu alandaki ihtiyaçların stratejik öncelik olarak her platformda sahiplenilmesi önem arz ediyor. Yazılım ekosisteminin gelişmesine yönelik atılacak her adımın, ülkemizin yazılım ürün ve hizmetlerinin bilinirliğinin tesis edilmesine, küresel pazar payı ve ihracatının artırılmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ülkemiz için yazılım ekosistemindeki büyüme ile birlikte 2025 yılına dek 100.000 ek istihdam ve 10 milyar dolarlık ihracat potansiyelinin olduğunu öngörüyoruz. Yazılım sektörü kendine has global dinamikleri ve uzaktan çalışmayı mümkün kılan yapısı ile Anadolu’da kalifiye ve yüksek gelirli bir istihdam şansı yaratıyor.

Yazılım sektörü, nakdi sermaye değil beşeri sermayeye dayalı bir sektör olup, sektörün temelinde iyi yetişmiş insan kaynağı yatmaktadır. Özellikle son 20 yılda yaşanan hızlı dönüşüm ile bulut bilişim altyapılarının yaygınlaşması, Apple App Store, Google Play gibi pazar yerlerinin varlığı ile kolaylıkla sınır ötesi müşterilere ulaşılmasına imkan sağlanmıştır. Dijital ürün ve hizmetlerin hiçbir sınır olmadan bu kadar kolay yaygınlaşabiliyor olması ekonomik ve hukuki birçok konuyu beraberinde getirmiş olmakta birlikte genele bakıldığında gelişmiş birçok ülke için ciddi bir istihdam ve ihracat fırsatı yaratmıştır. Türkiye’de yazılım sektörünün istihdama ve ihracata katkı oranı bu örnek ülkelerle karşılaştırıldığında nispeten düşük kalmaktadır. Devam eden sektörel genişleme ile birlikte %0,5 olan istihdam payının daha yüksek seviyelere çıkması beklenmektedir. Mevcuttaki 0,8 milyar dolarlık yazılım ihracat hacmi ise Türkiye’nin bu alanda potansiyelini henüz tam olarak değerlendiremediğini göstermekte olup, gelecek için bu alanda büyük bir fırsat olduğunun işaretçisidir.

Dijital tüketim, dijital dönüşüm ve bulut bilişim sayesinde yazılım sektöründe ölçeklenebilir yazılımlara geçiş ve ürünleşme artmaktadır. Yeni yazılım geliştirme pratikleri, Gig ekonomi ve artan hizmet ihracatı ise sektörü yurt dışına doğru yönelmeye teşvik etmektedir. Artan risk ve girişim sermayesi yatırımları ise sektördeki ürünleşme ve ihracat trendlerini hızlandırmaktadır. Yazılım sektörü ülke stratejileri ise yıllar içerisinde koşullara ve ülkelerin avantajlarına göre değişiklik göstermiştir. Sektörün erken dönemlerinde, lider yazılım şirketi yaratma stratejileri, yerlerini outsource ve offshore iş modellerine bırakmıştır.

Halihazırda yapısal iyileştirme ihtiyacı olan verimlilik, katma değer, teknoloji gibi alanlarda alınması gereken tedbirler daha fazla aciliyet göstermeye başladı. Bu konuları stratejik sektörlerden başlayarak ele almalı ve ülkemizin rekabet gücünü etkili bir şekilde tesis etmeliyiz. Bu süreçte en belirleyici faktörü ise dijital dönüşüm alanında kaydedilen gelişme oluşturuyor. Yazılım sektörünün tüm sektörlerde doğrudan veya dolaylı olarak yarattığı katma değer ile kritik bir öneme sahip. Turizmden sağlığa, tarımdan savunma sanayine, otomotivden tekstile kadar birçok alanda geliştirilen yüksek teknolojili ürünlerle yazılım; sosyal ve ekonomik dönüşüm sağlıyor, kaldıraç etkisi yaratıyor. Bu fırsatın iyi analiz edilerek ekonominin gelişmesi, bilgi devrimine yetişilmesi ve işsizliğin azaltılması açılarından sektöre yatırım yapılması önemli.

Toplam arz içerisinde gayri safi katma değeri incelenen ilk 5 sektör arasında %81’lik katma değer oranı ile 4. sırada yer alan Yazılım Sektörünün ekonomiye katkı açısından büyük bir potansiyel taşıdığı görülmektedir. Bununla birlikte yazılım sektörü, incelenen 64 sektörden 61’ine ürettiği çıktı ve hizmetler ile doğrudan katkı sağlayarak ekonomi geneline etki eden bir sektördür.

Girişim ekonomisinin artmasıyla küçük ölçekli ürünleşmiş şirketlerin önemi artmıştır. Yazılım sektörü trendleri ve başarılı stratejiler arasında ülkemize yönelik önerimizi geliştirmek için Türkiye’nin avantajlı yönleri de incelenmiştir. Ülkemiz işgücü ve yaşam maliyetleri açısından diğer gelişmiş ülkelere kıyasla rekabetçi bir konumdadır. Gelişmiş Avrupa ülkelerine coğrafi ve kültürel yakınlığı ve pozitif demografimiz Türkiye’nin sektörel avantajlarını güçlendirmektedir. Start-Up ekosistemi ve bilgi teknolojileri pazarları da belirli olgunluğa ulaşmıştır. Diğer ülkelere kıyasla gelişim alanlarımız ise teknik yetkinlikler ve yabancı dil bilgisidir. Ülkemizin avantajlı olduğu alanları doğru strateji ile değerlendirebildiğimiz durumda 2025 hedeflerine ulaşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.

Yazılım sektöründeki gelişmenin istihdama olan yansımasının en çarpıcı örneklerinden birinin Hindistan'dır. 1980'li yılların ikinci yarısında yazılım sektöründeki iş gücü 6 bin 800 kişi iken, bu rakam 2000'li yılların başında yaklaşık 48 kat artarak 284 bin kişiye ulaştı. Günümüzde bu rakamın 1 milyon kişiyi aştığı görülüyor. Nitelikli ve inovatif kapasitesi yüksek insan kaynağı yazılım sektörünü ayrıştırıyor. Bu farklılık, yeni girişimlerin doğuşunu ve sektörün yenilikçi ve rekabetçi olmasını sağlıyor. Yazılım çözümleri sunan veya yazılımı iş modelinin merkezine koyan Türk teknoloji şirketleri, yakın zamanda önemli başarı hikayeleri çıkarmayı başardı. Hepimiz bu örneklerle gurur duyuyor, umutlanıyoruz. Türkiye'de yazılım sektörünün hacim ve istihdam açısından var olan potansiyeline göre henüz istenilen seviyede olmadığını görüyoruz. Özellikle ölçeklenebilir ürün geliştirme ve markalaşma konusunda eksiklikler var. Gelişimi sağlayabilmek için sektörün mevcut durumunun ciddi envanter çalışmalarıyla ortaya konması ve odak alanlarının belirlenmesi önemli bir adım olacaktır. Firmaların uluslararası piyasalarda pazarlama becerilerinin ve yeni ürün/hizmet kapasitelerinin geliştirilmesi de sektörün büyüme ve ihracat potansiyeline önemli katkı yapacaktır.

Yazılım şirketlerinin fikirlerini ve hizmetlerini ürünleştirebilmeleri için yaklaşık 2-3 yıllık bir süre gereklidir. Bu süre içerisindeki Ar-Ge ve inovasyon döngüsü kuvvetli bir nakit akışı veya uzun dönemli finansman kaynakları gerektirmektedir. Yazılım sektörü içerisinde bu olanaklara sahip sınırlı kurum bulunmaktadır. Bu nedenle sektörün küresel rekabetçiliği için kamu teşvikleri kritik bir öneme sahiptir. Mevcut teşviklerin bilinirliğinin artırılması ve kolay erişilebilirliğinin sağlanması bu anlamda önem arz etmektedir. Ek olarak yazılım sektörü özelinde ürünleşmeyi destekleyici uzun dönemli fonlama mekanizmaları kritik bir ihtiyaç olarak öne çıkmaktadır. Zaman kaygılarını bir kenara bırakıp kaliteli yazılım geliştirmek, uzun vadede yerli yazılım şirketlerinin daha esnek yazılımlar geliştirip güven kazanmasına yardımcı olacaktır.

Yazılım sektörünün en önemli girdisinin yaratıcı insan kaynağı olduğunu düşündüğümüzde; "Günümüzde ihtiyaç duyulan becerileri karşılamanın yanı sıra gelecekte ihtiyaç duyulacak beceriler için de bugünden hazırlık yapmamız gerekiyor. Yaptığımız işler yıkıcı teknolojilerle baştan aşağı değişirken, insanımızın bu değişime uyumu ve istihdamı için eğitim-iş dünyası diyaloğu ve birlikte hareket etmek kritik önemde. Özellikle uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ile bilgi iletişim teknolojileri alanında beyin göçünün son dönemde artışına üzülerek tanık oluyoruz. Yetişmiş insanlarımızın ülkemizde kalarak katma değer yaratmasının önünü açacak çözümleri hep birlikte irdelemeli, iş ve ülke koşullarında ve yaşam standartlarında iyileştirmeleri nasıl sağlayabileceğimizi ciddi bir şekilde ele almalıyız.

Sanayi ve hizmet sektörlerinde şirketlerin dijital stratejiler uygulayarak iş modelleri ve üretim süreçlerini dijitalleştirdiğini görüyoruz. Yeni nesil teknoloji firmalarının yükselişine şahit oluyoruz. Dünyanın en değerli ilk 10 şirketinin 7 tanesi teknoloji şirketi ve bu şirketlerin hemen hepsinin iş modelinin temelinde yazılım var. Özellikle; Amerika, Avrupa ve Asya'da en hızlı büyüyen ilk 100 şirketin yarısından fazlası yazılım şirketleridir. Türkiye'nin dört bir köşesinde yaşayan gençlerimizin yazılım sektörünün en büyük gücü olacağını biliyoruz. Bu sebeple Ar-Ge merkezleri ve teknopark şirketlerinde uzaktan çalışma uygulamasını destekliyor, tüm Türkiye teknopark olsun diyoruz. Yazılım sektörü; fiziksel sınırların ortadan kalktığı, hızla gelişen teknolojiler ve giderek zorlaşan küresel rekabet koşullarında, ülkemizin bilgi toplumuna dönüşümünün belkemiğini oluşturuyor. Yazılım ekosisteminin gelişmesine yönelik atacağımız her adım, ülkemizin yazılım ürünlerinin küresel pazar payının, ihracatının ve bilinirliğinin tesis edilmesine katkı sağlayacaktır.

Bu çerçevede potansiyeli ile dikkati çeken yazılım sektörüne ayrı bir önem vermemizin gerekli olduğuna inanıyorum. Dünyada yazılım sektörünün büyüklüğü 565 milyar dolar civarında. Yazılım sektörünün dijital hizmetler ve ürünlere olan etkisi çok daha büyük bir ölçekte. Bu sektör, yaklaşık olarak 2 trilyon dolarlık bir pazarın dönüşümünü gerçekleştiriyor. Sektörün görünmeyen yüzü olan bu alanın da yaklaşık 3 katı oranda büyümesi bekleniyor. 2025 yılında yazılım sektörünün istihdama katkısının binde 5 düzeylerinden yüzde 1 ila yüzde 2 düzeylerine çıkma potansiyeli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'nin yazılım ihracatı payının da yine binde 5'ten yüzde 1,5 ila 2 düzeylerine çıkması bekleniyor. Bilişim hizmetlerinin de devreye girmesi ile 2025 itibarıyla Türkiye'nin 100 bin yeni istihdama, 10 milyar dolar ihracata, 10 tane unicorn'a ulaşma potansiyeli olduğunu görüyoruz.

DevOps, Micro Service, Agile gibi yazılım sektörü ürün geliştirme ve yönetme pratikleri yıllar içerisinde çevik, iteratif ve müşteri ile daha yakın bir değişim sürecinden geçmiştir. Bu değişim, yazılımı monolit bir yapıdan birbiriyle entegre küçük parçalardan oluşan bir yapıya geçirmiştir. Bu sayede yazılım geliştiren ekipler tek bir merkezde çalışmak yerine farklı zamanlarda ve ülkelerde çalışabilen bir modele geçmiştir. Yüksek teslimat temposunda müşteri ihtiyaçlarına uyum sağlamak için ekip içi, ekipler arası ve ekipmüşteri iletişimi kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle yazılım geliştirme coğrafi olarak yaygınlaşsa da yazılımın geliştirileceği ülke seçilirken kültürel uyum ve yakınlık da kritik faktör olmuştur. Yazılım geliştirme süreçleri yıllar içerisinde olgunlaşarak tedarik zinciri süreçleri gibi esnemiş ve küreselleşmiştir. Bu esneme süreci ürün geliştirmeyi yüksek maliyetli gelişmiş ülkelerden yakın coğrafya ve kültürlerdeki gelişmekte olan ülkelere yönlendirmiştir. Bu nedenle ülkemizin özellikle gelişmiş Avrupa ülkelerine yazılım ve bilişim ihracatı için büyük potansiyeli bulunmaktadır.

Yazılım sektörü yarattığı dijital sektörlerin ötesinde reel sektörleri de etkilemektedir. Etrafımızda bulunan birçok eşyanın ve aracın içinde bulunan milyonlarca satır kod bu cihazları otonom, akıllı, verimli enerji tüketen ve daha iyi hizmet sunan bir hale getirmektedir. Bir robot süpürgenin içinde bulunan yarım milyon satır kod, bu cihazı otonom bir hale getirip ev işlerini kolaylaştırmaktadır. Autocad gibi yazılımlar sayesinde 100'den fazla katlı binalar tasarlanabilmekte, farklı ekipler aynı proje üzerinde uzaktan çalışabilmektedir. Orta segment lüks bir aracın tamamında ise bir savaş uçağının uçuş yönetim sisteminden daha fazla satırda kod bulunmaktadır.

Getirdiği katma değer nedeniyle yazılım artık bir verimlilik faktörü değil, değer çarpanı olmuş durumdadır. Yazılım sektörü yarattığı verimlilik ve istihdam etkisi ile ekonomiler üzerinde kendi büyüklüğünün üstünde etki yaratmaktadır. BSA’nın Avrupa ve Amerika’da yaptığı çalışmalara göre yazılım sektörü yarattığı dolaylı etkiler ile beraber 2-3 kat ekonomik katma değer yaratırken, sektörün istihdama etkisi ise 4-5 kat olmaktadır. Sektör Amerika’da toplam 83 milyar dolarlık Ar-Ge harcaması ile ülkedeki toplam Ar-Ge harcamalarının %22’sini oluşturmaktadır.

Son olarak, yazılım sektörünün gelecek potansiyeli ve kritik önemi nedeniyle kamu nezdinde “Stratejik Bir Sektör Olarak Değerlendirilmesi” gerektiğini düşünüyorum. Sektörün ihtiyaçlarının en doğru şekilde değerlendirilmesi için kamu ve sektör arasında etkin bir yönetişim ve iletişim yapısı olması gerekmektedir. Bu alandaki kaldıraç noktası olarak kamu ile sektör arasında kurulacak tekil bir yönetişim yapısı önerilmektedir. Sektörün yapısal farkları nedeniyle diğer sektörlere sunulan istihdam, yatırım ve ihracat desteklerinin yazılım sektörü için tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Önerilen Popüler Yazılar