20 Mart 2015 Cuma

Mutluluğun formülü; Vermek ve Saygı görmek!

Birleşmiş Milletler 2012 yılında yaptığı toplantı ile 20 Mart’ı "Uluslararası Mutluluk Günü" olarak ilan etti. Bu kararda hedef, insanların senede bir de olsa bir araya gelerek mutluluğu şölenlerle kutlamaları, kendilerini mutlu edecek minik de olsa tüm faktörleri hatırlamaları.

Eh, ne hayat, ne de mutluluk kolay değil ama herşeyin ötesinde insanoğlunun doğası bütün bunlardan daha da zor, zira kendini mutsuz edecek problemlere sık sık odaklanıp, gündeme getirmekte üstüne yok. Hatta, “mutluluk, şunlar olmazsa olmaz” diye saydığımız pek çok şarta sahip insanlar dahi mutsuz. Mutluluk şartlarını kesin ve net bir listeye dökmek tabii ki mümkün değil, kişiden kişiye değişir ama ortak bazı şeyler var ki mesela; sıhhat, iyi bir iş ve eş, çoluk çocuk, para, maneviyat... çoğumuzun ilk aklına gelen şartlar. Ancak bu şartlara sahip birçok insan yine de mutsuz!

Bu mutsuzluk hali Berkeley Üniversitesi Psikoloji Bölümü bilim insanlarının da ilgisini çekmiş ve  "Mutluluk için öngörülen birçok şarta sahip bu insanlar neyin eksikliğini duyuyorlar ki mutsuzlar?" sorusundan yola çıkarak değişik dil, din ve kültürden gelen insanlar arasında bir araştırma yapmışlar. Mutlu olmak için gerekli iki en önemli ve olmazsa olmaz şey ortaya çıkmış: Vermek ve saygı görmek. Ancak araştırmacılar “vermek” konusunu açıklamak zorunda da kalmışlar; “vermek” bir köşede duran parayı ya da herhangi bir eşyayı birilerine bağışlamak değil. “Vermek”; sevdiğimiz, anısı olan, kullandığımız bir eşyadan vazgeçebilmek anlamına geliyor. Örneğin; sevdiğiniz, az kullandığınız bazı eşyalarınızı ihtiyacı olan birine hiç tereddüt etmeden verebiliyor musunuz?

Cüzdanınızı almayı unuttuğunuz gün cebinizdeki kısıtlı paranın bir kısmını veya belki de hepsini yolda karşınıza çıkan ağır poşetlerle zorla yürüyen yaşlı teyzeyi evine göndermek için taksiye verebiliyor musunuz?

Çocuk parkında oynayan çocuğunuzu uzaktan iç çekerek izleyen kimsesiz bir çocuğu çocuğunuzla oyuna davet edip, onunla oyunu ve oyuncaklarını paylaşmasına izin veriyor musunuz?

Soğuktan üşüyen zor durumda birine siz elinizdeki eldiveninizi verip, elinizi cebinize sokup ısındığı kadarıyla gönül rahatlığı ile yolunuza devam ediyor musunuz?

İşte mutluluk için bahsedilen “vermek” böyle bir şey.

Berkeley Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bu araştırmada ikinci vurgulanan mutluluk için gerekli şey "saygı görmek". Bilim insanlarının tanımladığı şekilde zaten verebilen ve saygı gören insan diğer sıralanan mutluluk şartlarını da zaten kolaylıkla hayatına çekebilir yani daha iyi bir işi kolayca bulabilir çünkü güvenilirdir, kendi ile barışık olduğu için sosyal çevresi de geniş ve iyidir, iyi arkadaşlar ve iyi bir eş seçebilir ve tabii iyi yaşam şartları ama en önemlisi gerçekten vermenin ve saygı duyulur olmanın yaratacağı pozitif enerji ile sağlık sorunları da minimuma inebilir ve sonuçta diğer insanlara göre daha mutlu olabilir...

Elbet mutluluğu bu kadar matematik hesabı gibi açıklamalarla “şudur, şöyle gelişir” diye kesin bir dil ile anlatmak mümkün değil. Bir kere işin içinde gönül ve sevgi yoksa zaten ne yaparsanız yapın, mutlu olmanız pek de mümkün değil.

Tıpkı hayatta herşeyde olduğu gibi gönülsüz ve sevgisiz birşeyin güzel olması mümkün müdür? Öyleyse; “mutluluk” istiyorum diyorsak ilk yapmamız gereken herşeyden önce sevgi dolu bir gönül sahibi olmak ve bu gönül ile önce kendimize, sonra çevremizde varolan herşey ve herkese ve tabii ki koşulsuz bir sevgi ile kucak açmak. Buyrun, bugün “dünya mutluluk günü”! Mutluluk, sizin onu paylaşmanızı bekliyor. Gönlünüzü koşulsuz sevgi ile doldurup, önce kendinizi kucaklayarak ilk adımı atmaya hazır mısınız?

Önerilen Popüler Yazılar