24 Ağustos 2011 Çarşamba

İnovasyon şimdi her zamankinden daha önemli

Amerikan Başkanı Barack Obama bu sözü söylerken yakın gelecekte yaşanacak inovasyon ve teknoloji savaşlarından en karlı çıkacak ülke olmanın planlarını yapıyordu. ABD Başkanlık Ulusal Ekonomi Konseyi Bilim Teknoloji Siyasası Ofisi’nce Şubat 2011’da yayınlanan “Amerikan Yeniliği için Strateji: Sürdürülebilir Büyüme ve Nitelikli İşlere Doğru” başlıklı belge ile açıklanan Başkan Obama’nın yenilik stratejisi yeniliğin desteklenmesi, eğitim altyapısına ek kaynak ve yeni düzenlemeler için 100 milyar $ kaynakla destekleniyor.

İnovasyon, daha çok istihdam sağlar. Start-up şirketlerin istihdam yaratma gücünü görmemiz gerekiyor. Hükümet, mevcut büyük şirketlere ayrıcalık tanıyacağına ve onları iflastan kurtarmak için milyarlar harcayacağına, tam tersine, start-up şirketlerine teşvik için her şeyi yapmalı. Bunu yapmazsa, istihdama net katkısı olmayacaktır.

Özgür ticaret, gerek ABD’de gerekse dünyada sürdürülebilir büyüme için ön koşul. Buna karşı çıkarak korumacılığı savunanlar var. Korumacılığın temel hatası, küresel ticareti biri kazanırken, ötekinin kaybetmesi olarak görmektir (zero-sum). Gerçek ise farklı. Eğer her ülke, sınırlı kaynaklarını, üretmesi en uygun olan ve üretimini en etkin yaptığı ürünleri üretmeye ayırırsa, ekonomik refahı daha artar. Üretmeyi başaramadığı ürünleri ise satın almalıdır. ABD’nin, başka ülkelere istihdam kaptırmasının nedeni işte bu: Başka ülkeler, aynı ürünleri daha iyi üretiyor çünkü.

İnovasyonun sürmesi için gerçekten gerekli olan, gelecek kuşak inovatörleri hayata yeterli donanımla hazırlayacak bir eğitim sistemidir. Ne yazık ki, ABD eğitim sistemindeki en büyük sorun, başarıyı, öğrencinin becerisiyle değil, üyelerinin ekonomik refahıyla ölçen çıkar gruplarının varlığıdır.

Stratejinin hedefi, “sürdürülebilir büyüme ve nitelikli işler oluşturmak”; bir anlamda Amerikanın geleceğini yeniden tasarımlamak. Altı çizilmesi gereken bir nokta; belgede özellikle uç teknolojileri geliştirme faaliyetlerinde pazarın başarısız olabileceği nedeniyle devletin çözümün bir parçası olabileceğine işaret edilmesi.

Söz konusu strateji belgesi doğal olarak ABD’nin gereksinimlerinden,bulunduğu konumdan ve yaşanmakta olan kriz de dikkate alınarak “yenilik” odaklı bir yaklaşımla hazırlanmış. Önemli olanda geleceğe stratejik olarak bakıp bugünden inşası için araçların geliştirilip yol haritasının oluşturulması becerisinin gösterilebilmesi.

ABD, inovasyonda “şu an” için dünya lideri
ABD’de inovasyonun önünü açan en önemli unsur, yenilikçiliğin bu ülkede hem maddi, hem de manevi olarak desteklenmesi. Toplumun tüm kesimlerinde yaratıcı bir akla sahip olmak önemsenirken, sistemin kurumları da yaratıcılığı özendiriyor. Şu an için lider diyorum çünkü Çin ile birlikte değişen bir çok denge söz konusu ve bu inovasyon ile birlikte bilişim teknolojilerinde de kendisini gösteriyor. ABD’de bulunan, diğer ülkelerde bulunmayan bir başka özellik ise gelişmiş zengin iç Pazar. Dünyanın en büyük ve en rekabetçi ekonomisi olan ABD, yenilikleri talep eden, dinamik bir iç pazara sahip. Amerikan eğitim sistemi de, başarılı öğrencileri hem zengin bilimsel ortamla, hem de burslarla destekliyor.

Bu kapsamda, patent hakları ve kullanımı ABD’nin en çok önem verdiği konuların başında geliyor. ABD’li şirketler için Ar-Ge’de çok büyük önem taşıyor. ABD’li bilişim şirketleri gelirlerinin yüzde 8 ile 10’u düzeyinde Ar-Ge yatırımı yapıyorlar. 2008 yılında gerçekleştirdiği yaklaşık 365 milyar dolarlık Ar-Ge yatırımı ile bu alanda birinciliğini koruyan ABD’nin ardından, 217 milyar dolar ile ikinci sırada Çin geliyor.

Sonuç olarak, enerji olduğu kadar, inovasyon da ABD için ne kadar önemliyse AB Türkiye için de çok büyük bir önem taşıyor. İnovasyon, yarının dünyasında var olmanın anahtarı. Kriz zamanının, araştırma yatırımlarına ve inovasyona ara verme zamanı değil: Çünkü, “Avrupa’nın ve Türkiye’nin ekonomik krizden güçlü çıkması, küresel ısınma ve küreselleşmenin getirdiği zorluklarla mücadele edebilmesinde, araştırma ve inovasyon hayati önem taşıyor.”


Ülkemiz tarafından bir not; Türkiye’de son beş yıl içinde, özel kredilerin yüzde 18.9; iş dünyasında Ar-Ge harcamalarının yüzde 17.5; teknoloji harcamalarının yüzde 19.8 ve bilgi yoğun hizmet ihracatının yüzde 31 oranında büyümesinin sonucu olarak, inovasyon performansındaki gelişimin en önemli motoru finans ve destek hizmetleri ve şirket yatırımları oldu.

Türkiye olarak bizim de her zamankinden daha da çok ihtiyacımız var İnovasyon’a, Bilişim Teknolojilerine. İnovasyonun, ekonomik büyümenin de ötesinde, AB vatandaşlarının yaşamlarının özellikle iş, çevre ve sağlık kalitesi ile ilgili birçok boyutu yönünden iyileştirilmesi, potansiyelini taşıdığını düşünmekten öteye geçmememiz gerekiyor.

Amerika’nın ulusal inovasyon stratejisinin ana hatlarıyla anlatıldığı raporu buradan inceleyebilirsiniz.

Önerilen Popüler Yazılar