20 Aralık 2020 Pazar

Pandeminin oluşturduğu psikolojik ve sosyolojik değişim

 

Covid-19 dünyayı sarsmaya, dengeleri değiştirmeye devam ediyor. Salgının tehlikesi henüz geçmemekle birlikte, neden olduğu etki ve değişimin ne kadar süreceği ise bilinmiyor. Tarih, geçmiş salgınlardan göstermiştir ki pandemi aynı zamanda tüm toplumlar için bir kriz yönetimi sürecidir.

Salgının başlangıcında fiziksel sağlık koşulları öncelikli iken psikolojik ve sosyolojik süreçler de varlıklarını hızla hissettiriyor. Bir salgının toplumsal etkilerini salgın henüz kontrol altına alınamamışken tahlil etmek kolay değil, ancak İspanyol gribi gibi geçmişte yaşanmış başka salgınlardan yola çıkarak salgın sonrası ortaya çıkması muhtemel toplumsal, ekonomik ve psikolojik; sosyolojik değişimlere dair birtakım öngörüler geliştirmek de imkânsız değil.

Siyasi ve ekonomik kriz artabilir 

Salgın sonrası küresel ekonomik dengelerin kısa, orta ve uzun vadede ekonomik etkileri toplumlarda farklılık göstereceği aşikar. Özellikle az gelişmiş toplumların ekonomik sorunlar karşısında daha savunmasız kalacağı ve yalnızlaşacağı tahmin ediliyor. Özellikle yaşlılar ve işsiz kalan topluluklar ekonomik bakımdan en dezavantalı grupta.

Pandemi ile beraber beslenme, barınma ve sağlık sorunlarında artış görülebilir. Bu nedenle güven ortamı sağlanmalı. Salgının oluşturduğu psikolojik ve sosyolojik sorunlar, var olan diğer sosyoekonomik sorunlarla birleşerek birçok ülkeyi siyasi ve ekonomik krize sürükleyebilir. Salgın nedeniyle yüksek sayıda ölümlerin yaşandığı ve ciddi sağlık sistemi sorunları yaşanan ülkeler bu anlamda dikkatle takip edilmeli.

Sağlık çalışanlarına psikolojik destek şart 

Pandemi ile her ülkenin kendi sağlık sistemini yeniden yapılandırarak çok yönlü bir bakış açısıyla ilgili alanlarda nitelikli insan gücüne yatırım yapmasının önemi ortaya çıktı. Bu altyapı oluşturulurken dünyada salgından en önde mücadele veren sağlık çalışanlarının psikolojik destek ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışmalar hızlandırılmalı. Ailesinden aylardır ayrı kalan, ağır şartlarda çalışan sağlıkçılar psikolojik destek almalı. Yalnızlık samimiyeti yaratırken, bir yandan da aile içi şiddet artıyor.

Malum, hepimiz artık evlerimizde daha fazla vakit geçiriyor, aile bireyleri ile daha fazla etkileşim kuruyoruz. Bu birçok ilişkide de aşırı yakınlık ve samimiyeti ortaya çıkardı. Zaman içerisinde izolasyon ve dayanışma biçimlerinde bunu deneyimledik.

Salgının başında tanımadığımız, evden çıkması yasaklanan 65 yaş üzerine ve çocuklara dayanışma örnekleri sergilendi. Yasak ve kısıtlamaların devam ettiği bu günlerde bir yandan yaşanan ekonomik geçimsizlik diğer yandan yaşanan psikolojik süreçler “aile içi geçimsizliği ve şiddeti” de artırdı. Pandemi süreciyle boşanma süreçlerindeki artışı hepimiz takip ediyoruz.

Sosyal medya paylaşımlarının içerikleri değişti 

Gerek yazılı ve görsel medya gerekse sosyal medya aracılığıyla paylaşılan içerikler, bireylerin psikolojileri ve algıları üzerinde belirleyici bir etki bırakıyor. Mart ayından bu yana analistçiler tarafından yapılan çalışmalar, paylaşımların negatif içerikli olduğuna, umutların azaldığına, yalnızlaşıldığına ve şiddet içeriklerine yönelindiğine işaret ediyor. 

Toplumlarda güven ortamları yaratılmalı 

Normalleşme sürecinde ve sonrasında ekonomi, kültür, aile, siyaset ve din gibi kurumların sağlıklı bir biçimde işlevlerini sürdürebilmelerinin ön koşullarından biri toplumsal güvenin sağlanması. Örneğin ülkemizde Covid-19 salgını kararlı ve etkin bir şekilde sürdürülmekte, genç nüfusun yaşlı nüfusa göre yüksek olması, kamu ve özel hastane sayısının fazlalığı, yoğun bakım yatak sayısının yüksekliği, genel sağlık sigortası ve sağlık hizmetine erişimin kolay olması, sağlık alt yapısının güçlü olması, devlet müdahalesinin zamanında olması, tecrübeli hekim ve sağlık personeli ile vaka yönetimi gibi avantajları süreci etkili bir şekilde yönetmesine zemin hazırladı.

Halk ve çevre sağlığı önem kazanacak 

Pandemi tüm dünyanın sorunu. Bu nedenle tüm toplumlar ortak hareket etmenin önemini gördü. Normalleşme ile birlikte hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre kirliliği açısından önemli konular halk sağlığını tehdit edebileceğinden bu konulara toplumlar çok daha fazla ilgi göstermeye başlayacaklar.

Aslında “birlikten kuvvet doğar” mantığıyla yaşamayı öğreneceğiz, öğrenmek zorundayız da. İşsizlik, kıtlık, iklim değişikliği vb. önümüzde aşılması gereken dünyanın olumsuza giden enerjisini değiştirme zamanı geldi de geçiyor bile. Ama hayat bana gösterdi ki hiçbir şey için geç değildir. 2021 insanlık için, dünya için milat ve umut olsun dilerim…

Önerilen Popüler Yazılar