2 Haziran 2014 Pazartesi

Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar…

Dostoyevski' nin hayatını değiştiren olay neydi biliyor musunuz ? Kendi idam sahnesi! “Dostoyevski , Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurar. Yakalanır. 28 yaşında idam isteğiyle yargılanır. Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alınır ve ölüm kararı yüzüne karşı okunur. 

Papaz günah çıkartır ve gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirilir. O bitmez bilmeyen zaman içinde "Ateş" emrini beklerken,  gerçek karar bildirilir kendisine; Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıla indirmiştir ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştır. İşte böylece "ölüm"le tanışır Dostoyevski  kendi idam sahenesinde ama bu sefil oyunda beraberinde keşfettiği başka ve çok daha önemli bir şey vardır; O da "yaşam"ın kendisidir…”

Yazarın yaşamını anlatan Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çikardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fışkıran tek bir şey vardır; “Yaşama sevinci...”

Tüm sıkıntıları, acıları, üzüntüleri, hasretleri, kayıplarına rağmen her sabah bizi yeni güne uyandıran şey de “Yaşam Sevinci” değil mi zaten? Onu her an hissetmesek de o, ruhumuzun içinde ve bizi hayata bağlayandır. Ve zamanı gelip de karanlık bastığında etrafımızı ve onun aydınlatan ışığını daha çok fark eder ve o ışığı daha çok takip ederiz. Halbuki, o ışık zaten her an zaten bizimledir.

Bakın Nietzsche bunu bize ne de güzel anlatmış; "Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar…”

Önerilen Popüler Yazılar